DOKTORCLUB AWARDS 2021

Yılın Doktoru Ödülleri - Yılın Yenilikçi Diş Hekimi Finalisti

Doç. Dr. Ahmet Taylan Çebi


Doç. Dr. Ahmet Taylan Çebi

   Karabük Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi
   Erciyes Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı’nda doktora eğitimini tamamladım. 2016 yılında Karabük Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı’nda Yrd.Doç.Dr olarak, kurucu öğretim üyesi kadrosunda göreve başladım. Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcılığı ve Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanlığı başta olmak üzere birçok idari görev ve komisyon başkanlıklarında bulundum. 2020 Nisan ayında Doçent ünvanını almaya hak kazandım. 2020 Temmuz tarihiyle Karabük Ağız ve Diş Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Başhekimlik görevini yürütmekteyim.
   Proje Önerisi Gömülü Üçüncü Molar Cerrahisi Sonrası Transkütan Elektriksel Sinir Stimülasyonu’nun Ağrı Üzerine Etkileri (Effects of transcutaneous electrical nerve stimulation on pain after impacted third molar surgery)
   Gömülü diş operasyonları diş hekimliği rutininde en fazla yapılan cerrahi operasyonlardır. Bu tip operasyonlardan sonra hastalar sıklıkla şiddetli ağrı gibi komplikasyonlarla karşılaşmaktadırlar. Postoperatif ağrı, hastaların yaşam kalitesini ve yaşam doyumunu azaltmaktadır. Postoperatif ağrıyı önlemek amacıyla çok sayıda çalışmalar yapılmış ve farmakolojik yöntemler kullanılmıştır. Farmakolojik ajanların bilinçsiz ve yoğun bir şekilde kullanılmasının birey ve ülke ekonomisine getirdiği yük, bazı fizyolojik fonksiyonlara olumsuz etkisi ve özellikle narkotiklerin kullanıldığı durumlarda her defasında dozun artırılması nedeniyle tolerans gelişmesi gibi olumsuz yönleri vardır. Ağrının kontrolünde kullanılan bir başka metot da farmakolojik olmayan yöntemlerdir. Farmakolojik olmayan ağrı giderici yöntemlerin kullanım amacı; analjeziklerin kullanım oranının azaltılması ve hastanın ağrı sorununun ortadan kaldırılarak yaşam kalitesinin yükseltilmesidir.
   Transkütanöz Elektriksel Sinir Stimülasyonu (TENS) uygulaması, akut ve kronik ağrının tedavisinde sıklıkla fizyoterapistler tarafından tercih edilen bir nonfarmakolojik ağrı kontrol metodudur. TENS, cilde yerleştirilen elektrotlarla sinir sistemine kontrollü düşük voltajlı elektrik akımı uygulama yöntemi olarak tanımlanabilir. TENS'in ağrı giderici etkileri; TENS duyusal A liflerini yüksek frekans stimülasyonu ile uyarır, bu stimülasyonun impulsları beyne giden yolu kaplar ve kapıyı ağrının geçişine kapatır. Diğeri ise vücuttaki doğal opioidlerin salınımını başlatır böylece ağrının algılanmasını etkiler. Oral ve maksillofasiyal bölge cerrahilerinden sonra kullanımına neredeyse hiç rastlanmamaktadır.
   Çalışmada; hastalarda çift taraflı aynı pozisyonda gömülü mandibular molar diş cerrahisi uygulanmıştır. Aynı hastada iki operasyon arasında 15 gün süre koyulmuştur. Her hastaya ikinci operasyondan sonra ilk 5 gün boyunca her gün aynı saatlerde 15 dakikalık periyotlarla elektrotları angulus ve korpus mandibula bölgelerine yerleştirilecek şekilde TENS uygulanmıştır.
   Bu çalışmada, oral ve maksillofasiyal ameliyatlar sonrasında TENS kullanımının ağrı seviyesini etkili düzeyde azalttığı tespit edilmiştir. Bu tespit, ağrı eşiği düşük hastalarda hastanın yaşam kalitesini son derece arttıracak bir ağrı kontrol yöntemini doğurmuştur. Bu çalışma neticesinde, TENS gibi uygulaması ve kullanımı kolay ve pratik bir cihaz aktif olarak diş hekimliği rutinine giriş sağlayacaktır. Bu cihazın kullanımıyla, ağrı kesici kullanımında azalma ve hasta memnuniyetlerinde artma olacağı kesindir. TENS uygulamalarının hem hekim tarafından kolaylıkla uygulanabilmesi hem de hastalar tarafından rahat tolere edilebilir olması da ekstra avantajlarındandır. İlaç kullanımlarının, ilaç bağımlılıklarının son derece arttığı çağımızda, bu tip bir nonfarmakolojik ağrı kontrol metodunun diş hekimliği ameliyatlarından sonra kullanılabilir olması ve son derece etkili bir yöntem olduğunun da bilimsel bir çalışma sonucunda gösterilmesi neticesinde yenilikçi bir girişim ve metod olarak diş hekimliği rutinine yerleşmesi gerektiği düşünülmektedir.