DOKTORCLUB AWARDS 2020

Yılın Doktoru Ödülleri - Yılın Yenilikçi Dahili Bilimler Doktoru Finalisti

Doç. Dr. Emre Aslanger


Doç. Dr. Emre Aslanger

Ülkemizde ve dünyada, her gün sayısız hasta acil servise kalp krizi şüphesi ile başvurmaktadır. Bu hastaların bir kısmı, acil koroner anjiyografi ya da pıhtı eritici ilaç tedavisi gibi acil damar açıcı girişimler uygulanmadığı taktirde kalp dokularında büyük hasar bırakacak (miyokard enfarktüsü) damar tıkanıklığına sahiptirler. Şu an için yerleşik tanı ve tedavi şemaları, bu hastaları ön planda elektrokardiyografilerinde (EKG) ST-segment yükselmesi olup olmadığına göre sınıflandırmaktadır. Böylece ST-segment yükselmeli miyokard enfarktüsü olan hastalara acilen müdahale edilmekte, ST-segment yükselmesi olmayan miyokard enfarktüslü hastalar bir süre ilaç tedavisi ile takip edilerek daha sonra anjiyografi açısından yeninden değerlendirilmektedir.  

Ne yazık ki, veriler mevcut ayrımın acilen açılması gerektiren damar tıkanıklığını tespit etmede yeterince güvenilir olmadığını göstermektedir. EKG’de ST-segment yükselmesi hem damar tıkanıklığı olanları hem de olmayanları tespit etmede önemli derecede yanılma payına sahiptir. Ne yazık ki, mevcut sınıflandırma nedeniyle, EKG’sinde belli bir miktarda ST-segment yükselmesi olmayan hastaların üç ila dörtte biri, esasen acil damar açıcı tedaviye ihtiyaç duymalarına karşın, uygun biçimde müdahale edilmeden tıbbi gözlem altında kalp krizi geçirmeye devam etmektedir. Tersine, EKG’lerinde başka sebeplere bağlı ST-segment yükselmesi olan bir grup hasta da, damar tıkanıklıkları olmadığı halde acilen anjiyografiye alınmakta; bu hem hasta, hem de sağlık sistemi yükü açısından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
 

Çalışmamızda EKG’de önerilen ST-segment yükselmesi kriterleri haricinde başka bulguların da acil damar tıkanıklığını tanıyabileceği noktasından hareket ederek kalp krizi tedavisi için yeni bir yaklaşım şeması oluşturduk. EKG’de acilen açılması gereken damar tıkanıklığını gösteren bulguları yeniden tanımladık. Bu bulguların, mevcut tedavi yönetim şemasında acil girişime ihtiyacı olmadığı düşünülen hastaların en az dörtte birinde gerçekte acil damar açıcı girişim gerektirdiğini gösterdiğini, tersine bazı hastalarda da gereksiz anjiyografiyi engellendiği sonucuna ulaştık. Bu nedenle modern miyokard enfarktüsü tedavisinde artık ST-yükselmeli/ST-yükselmesiz miyokard enfarktüsü ayrımı yerine acil damar tıkanıklığı olan ve olmayan miyokard enfarktüsü şeklinde ayrım yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Çalışmamızda bu şekilde bir ayrımın, gerek acil damar tıkanıklığının tespitinde gerekse de uzun dönemde ölüm riski altında olan hastaların daha iyi tanımlanmasında daha üstün olduğunu da göstermiş bulunmaktayız.  

Bu bulguların, ülkemizde ve dünyada miyokard enfarktüsü tanı ve tedavisini daha iyi hale getirmede önemli bir dönüşüm noktası teşkil edeceğine inanıyoruz.

Çalışma linki: (https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2352906720303018)